14 Şubat çikolatam benim minik sevgilim :)

18 Ocak 2010 Pazartesi

Terrible two !!!

İngilizler boşuna "terrible two"dememişler, yani "felaket iki"


İki yaş sendromuna verdikleri isimmiş bu, nette araştırırken bulmuştum geçenlerde. Bu konuyla ilgili birkaç link de ekleyelim.
bu birincisi,
bu ikincisi..
bu üçüncüsü
Hepsinde benzer şeyler yazıyor ama arada önemli şeyler de var birbirinde yazmayan. Ben bugünlerde ezberlercesine okuyorum bunları hem kendim, hem anane, dede ve babana.
Şimdi gelelim biz bu dönemi nasıl geçiriyoruz?

Tabii ki gelişiminin her aşamasında olduğu gibi en uçlarda geçiriyoruz. Çocukları biraz daha büyük olan bazı arkadaşlarıma soruyorum ama haberleri bile yok bu dönemden ve çocuklarında bu tarz belirtiler görmemişler. Kendileri de çocukları da ne şanslılar !


Biz gelişim yönünden şanssız mıyız bilmem. Herkeste görülmeyen çok can sıkıcı sorunlar hep bizi buldu ve hem seni hem bizi çok yıprattı kuzucum :( yine de Allahımıza binlerce şükür tabi sağlığımız yerinde. Allah dermansız dertlerden korusun.


Aşağıdaki satırları önceden yazmıştım. Çok bunaldığım ve hareketlerinin nedenini tam olarak anlayamadığım, okusam da belki algılayamadığım anlarda yani.

Ama şu an belki okuduğum bu sorunla ilgili makaleler sonucu, sende yada bende bir problem olduğu tezimin büyük ölçüde çürümesi :) Belki tüm sıkıntımı yazıya döküp içimi boşaltmam, ya da bugün aktardan aldığım anason, kantaron ve lavanta çay karışımının verdiği huzur olabilir :)Hepsinin etkisi bir arada.








Şimdi o kara satırlar :(


Canım oğlum, son zamanlarda o kadar zor günler geçiriyoruz ki seninle anlatamam. Zaten doğduğundan beri bana aşırı düşkünsün de, son zamanda bebekliğine döndün sanki, sürekli seni kucağımda taşıyım, 1 saniye yanımdan ayırmıyım istiyorsun. Öyle ki seni bir şekilde çizgi filme ya da dedenle oyuncaklarla oynarken oyalanırken fırsat bu fırsat gidiyim su içeyim, elimi yıkıyayım, dişimi fırçalıyım diyorum kii, hangi arada benim yokluğumu anlıyorsan 30 saniyeyi geçmiyor "anneee" "emmeeee" diye yanıma geliyorsun ve seni kucağıma almamı istiyorsun. Nerde yemek yapmak ya da bulaşık yıkamak :S sağolsun annecim durumumuzu görüp bana hiçbir iş yaptırmıyor. Dedenin de ayağı biraz rahatsızlandı son zamanda, kadıncağız hem ona hem bize yoğun bakım yapıyor. Korkuyorum onun da vücudu bu yorgunluğa artık dur diyecek rahatsızlanacak diye Allah korusun, elleri dert görmesin hakkını ödeyemem...

Bu hafta bir de karne notları veriliyor onun telaşı ve stresi var tabi. Hiç fırsat vermiyorsun uğraşmama. Okulda ne yapabilirsem yapıyorum. diğer taraftan ikimiz de hastayız ama bu sefer sen fazla ağır geçirmiyorsun çok şükür. Ama yine o da rahatsız ediyordur seni tabi. Baban da yine japonya'da :( o da etkilidir tani.. Az biraz ortaya karışık oldu galiba bu sefer. Bir de çıkmaya çalışan kök dişlerini unutmamak lazım belli ki rahatsız ediyor. Diş fırçaşını ve damak kaşıyıcısını hep arka dişlerine götürmeye çalışıyorsun haşin haşin.. Dişlerini de inanılmaz zor çıkarıyorsun her seferinde zaten.

Keşke bunlarla kalsa sıkıntımız, bir de durduk yere öfke nöbetleri geçiriyorsun, bebekliğindeki kolik nöbetlerine benziyor aynısı hatta :S Birşey istiyorsun ağlayarak, ağlamak kelimesi çok sönük kalıyor gerçi resmen yırtınarak :S Cümle kuramadığın için de anlayamıyoruz ne istiyorsun, meehh meehh diyorsun sadece (ver) ama bir ne ne istediğini söylesen :( Sadece "ver!!!!!" delirmek işten değil. Zaten iştahın iyice azaldı tüm gün doğru dürüst birşey yemiyorsun, Herşeye itiraz ediyorsun ( yelek, ev ayakkabısı vs.. giymeye, bazen altını değişmeye...) Çok sık hasta olduğun için de sen üzerindekileri çıkardıkça hyine hasta olacaksın paniği beni çok üzüyor.

Zaten uykuya oldun olası düşmansın,birkaç gündür seni uyutacağım anlar daha da kabusa dönüştü ikimiz için de. Ağlama nöbetlerinde ne kucağıma geliyorsun, ne eline verdiğim şeyleri tutuyorsun, ne de söylediklerime kulak asıyorsun. Sadece avazın çıktığı kadar bağırıp eline verdiğimiz herşeyi fırlatıyor, bize vurmaya çalışıyorsun.


Her yolu deniyorum, önce tatlım gel kucağıma annecim nolur ağlama, çok üzülüyorum diyorum ama hiç oralı olmuyorsun. Oyuncaklarla oynatmaya çalışıyorum seni ama daha da sinirleniyor, oyuncakları alıp fırlatıyorsun. TVyi gösteriyorum aa annecim bak hov hov, bak tavşan ne tatlı.. ama bu sefer gidip TVyi kapatıyorsun ya da hiç bakmıyorsun bile o tarafa :S En sonunda elim kolum bağlı kalıyor ne yapacağımı şaşırıyorum.


Sen ağlıyorsun ben ağlıyorum :(.... Soruyorum kendime ben nerde hata yaptım acaba neyi eksik yaptım neyi yanlış yaptım diye??? Kahroluyorum resmen. Arada da düşünüyorum acaba hiperaktivite ya da başka bir rahatsızlığın mı var? diye.. aklımdan geçmeyen yok çünkü anlatılmaz yaşanır ne zor anlar yaşadığımız. Yarım saat 1 saat ağlıyorsun durmadan. Çoğu zaman sabrım tükeniyor ve sinirleniyorum ama ben sana sinirli davrandıkça daha beter oluyorsun ..

Gelgelelim sakinleyince de hiçbirşey olmamış gibi davranıyorsun, gülüyorsun, oynuyorsun, sarılıyorsun çok şükür... Ama çok yıpratıyor bu durum ikimizi de.




Bir uzmana mı gitsek acaba diyorum arada. Bu dönemi daha kolay mı atlatırız? 15 Şubatta 2 yaş kontrolün var, bakalım doktor ne diyecek bu duruma. Gerçi artık bu agresif tavırlarının sebebini tam olarak öğrendiğim için biraz daha rahatladım ve sana nasıl davranmam gerektiğini öğrendim. Yine de çok zor oluyor. Çünkü öfke nöbetlerinde ve tutturmalarda ilgilenmemek kendi haline bırakmak gerektiğini öğrendim. Okuldaki özel eğitim öğretmenimiz de aynı şeyi söyledi. Bu görmezden gelme başlarda daha da arttırırmış öfkeni, ama bir süre sonra düzene girermiş. İlgilenirsek, sinirlenip bağırıp çağırırsak ya da kucağımıza alırsak daha da ilerlermiş bu durum. O yüzden sabrediyoruz. İnşallah çabuk geçer bu dönem.



Bu video birkaç ay önce çekildi. Doğduğundan beri böyle birşeye sinirlenip tutturma nöbetlerin oluyor. Şimdilerde çok daha şidddetlilerini yaşıyoruz ama tabi o anlarda kamerayı çalıştırmak aklıma bile gelmiyor. Burada da sinirlendin ve bezimi çıkartın diyorsun :S Aça çıkartsak yine birşey bulup bağırıyorsunm :(







Biraz da gülelim :) Dişlerinde biberon çürükleri oluşmaya başladığından beri diç macunu kullanmaya başladık doktorun önerisiyle. Bu daha önceden alıştırma turlarımızda çektiğim bir video. Facebookta teyzelerimiz için eklemiştik. Yalnız bu videonun izlenebilmesi için facebook sayfasının PC de açık olması gerekiyor.
Umutun diş fırçalama videosu için tıklayın :))




Bu arada biraz da güzel şeylerden bahsedeyim. 2 yaş demişken, 2. yaşgünün de çok yaklaştı. Çok heyecan sardı ne zamandır. Ne zamandır onun planlarını yapıyorum. İnşallah h asla falan olmayız çok sık hastalanıyoruz malesef :S Okuldan eve mikrop mu taşıyorum ne :(



Bu sene forum arkadaşlarımızla da kutlayacağız inşallah yaşgününü. 2 yaşgünümüz olacak ve davetiyelerimiz de hazır.

Bu, kısmetse 14 Şubat'taki yakın aile üyeleriyle kutlayacağımız partimiz için.



Bu da forum arkadaşlarımızla 6 Şubat'taki kutlamamız için :))



Bu davetiyelerdeki katkılarından dolayı net perime çok ama çok teşekkürlerimi sunuyorum :) Sorularımla çok bunalttım belki, ama inanılmaz mutlu oldum katkılarından dolayı.

2 yorum:

Hande dedi ki...

Zeynepcim, Umut'u okurken sanki Bulut'u anlatmışsın da onu okuyormuşum gibi hissettim. Demek ki çocuklarımız gayet normal (tabii bu ne kadar normalse :)) )

Net perinin aslında istediğin davetiyeyi hazırlayamadığı için sana bakmaya yüzü yok. Ama 2 yaş sendromunda çocuğu olan bir anne olarak yine aynı durumdaki bir anneyi anlayışla karşılayacağını umuyorum.

ZEYNEP dedi ki...

Handecim, biraz uzattım lafı ama bunları yazınca öyle rahatladım ki oohhh bir yük kalktı üstümden.

Davetiye de tam istediğim gibi oldu ben de sorularımla seni bunalttığımı düşünmüştüm utanmıştım :) Sen sadece tarihi değiştir yeter 14 şubat sevgililer gününde 1 taşla 2 kuş vuracağız inşallah :)