14 Şubat çikolatam benim minik sevgilim :)

26 Ağustos 2010 Perşembe

Karışık

Köyde hiç canın sıkılmadı, sürekli kavun karpuz yükledin kamyonuna taşıdın durdun onları :) itfaiyeyi ve kamyonu aynı gün almıştık marketten, her yeni oyuncak aldığımızda yaptığın gibi o gece onlarla uyudun :)


Araba yıkamayı da çok sevdin :)



O kadar sevgi dolusun ki bunu çok güzel ifade ediyorsun :) tabii ki herkese değil, daha çok bana, babana, Vasfi dedene ve oyuncaklarına :) seviyo anne, seviyo! deyip öpüp durdun ilk gün yeni oyuncaklarını :)


Deniz'in ve dedenin denizden topladığı taşları itfaiyeye doldururken :)

Almanya'dan Can abinler gelmişti, çok iyi anlaştınız maşallah :) ZAten seni herkes Can'ın bebekliğine benzetiyor, o da çok asabi bir ilk çocukluk geçirmişti, herşeye sinirlenirdi. Ama şimdi maşalah çok sakin, inşallah sen de öyle olacaksın büyüdükçe...
Herşeyi ben yapıcam krizlerin hat safhada son aylarda özellikle son günlerde... Musluğu ben açıcam, ben kapatıcam, suyumu kendim bardağa dökücem, daha neler neler... Yapacağın birşey de olsa yapamayacağın da tutturuyorsun "mennnn" diye :S Biz yaparsak ta kıyamet kopuyor, ama önce kendin deneyip yapamayacağını anladığın zaman pes ediy bize yaptırıyorsun, ama önce illa ki şansını denemek istiyorsun. Bu huyunu anlayana kadar bayağı bir kriz atlattık, önceden sen yapamazsın deyip yapıyordum ama şimdi önce sana denetiyorum...
Yukarıdaki resimde de denize indiğimiz tepeden ben kendim inicem kendim çıkıcam diye tutturduğun anlarda... Ben bile bazen dengemi kaybedersem diye korkuyorum... Babanın kontrolünde çok ta güzel indin çıktın maşallah :)
Bir önceki denize gittiğimizde deniz dalgalıydı biraz ve ürktün, sonraki gidişimizde dalga yoktu ama bu sefer de baban da seni 5 metre falan kadar mesafeden dedene fırlatmasın mı :S Çok korktun, çok ağladın, "baba boğdu" deyip durdun :)

Şnorkel takmaya da pek bi heves ettin :)

Kumdan kaleler yaptık :)










İşte Kıyıköy, karadeniz genelde dalgalı oluyor ama Allahtan bizim gittiğimiz yerde doğa 20 metre kadar hiç derinleşmeyen ve dalgalanmayan bir alan oluşturmuş çocuk havuzu diyoruz biz oraya :)


dEnizde acıktık mangal yapıyoruz :) ;Şu duruştaki ciddiyete de dikkat çekmek lazım ama :)


İştah durumun yine sinir bozucu vaziyetteydi, ama karpuz, kavun, mısır ve ızgara ve bir de irmik helvası favorilerin ...

Havuzda kavun keyfi...


Tahtalardan kule yapınca pek bi sevindin :)

Burada da ince silindir tahtaları dikip, minareye benzettin sanırım "anne bissillah" dedin :) (bismillah) ezan okunurken bazen korkuyordun, ben de sana annecim amin okuyolar bismillah okuyolar diyordum artık ezan duyunca cami görünce öyle diyorsun :)
Yeri gelmişken dil gelişiminden de bahsedeyim, son 1 aydır hızla ilerlettin sayılır konuşma işini. Köyde yazmıştım söylediğin bazı şeyleri şimdi ekliyim...



Umut'tan nağmeler

Son zamanda özellikle 2 ve 3 kelimeli cümleler kurmaya başladın.

***Gece olmuş, Umut kamyonuyla kavunları taşıyor,
- Umut hadi uyuyalım annecim
- anne talışıyo istiyooo :) ( çalışmak istiyomuş böcek :)
Uyuyacağı zaman da yatmamak için onca inat edip zorla yatağa yatırıp bisürü ağlayıp sonra da iyice uyku bastırınca
- anne uyuyo istiyo :)


Başka bir akşam,
- popomuzu yıkayalım yatalım annecim
- Mamam kaalım, uyu yokk :)) ( tamam yıkayalım ama uyumak yok :)

Bugünlerde unuttu lafını da çok kullanıyorsun. Gezmeye gideceğiz, evden çıktık, koluna bakıyorsun ve sanki saat takıyormuşsun gibi
- Anne taat uuttu :)
- Kim unuttu oğlum?
- Ubut :)

Elma yerken arı rahatsız edince
- ayı ditt alma yiyo :)

Kavuna karpuz dediği için
- Annecim o kavun
- kaun diil, tatuzz :) çüçük tatuzz :)

Yengemlere gidiyoruz ve annemle babam konuşuyor, Ümitin arabası burda diyorlar, Arabası da bugünlerde favori rengin,
- Übüt ayaba siyah ( Ümit'in arabası siyah)



Altına çişini yapınca üzülüp ağlamaya bahane aramış, Emre ve Ümit enişten İstanbul'dalardı ama suç onlarınmış :D İçli içli ağlayarak geldin ve
- Anne tatuzz uuttu :((
- Kim unuttu oğlum?
- Ebbe uuttu, Übüt uuttu :)



geçen akşam misafiri geçirirken babam arabayı çıkarması için “sağa git, sağa “ diye yardım ederken çok hoşuna gitti ve o günden beri bisikletinle giderken sürekli gülerek böyle diyorsun :)

“Sağa didiyom” (Ellerini yukarı kaldırıp sallayarak :)
Ve o günden sonra kim arabayla gelip gitse, evden arabayı çıkartırken hep yol gösterdin, sağ el havada, "sağa dit sağa sağa :)"


Senin resimli kitaplarından birine göz atıyoruz ve kuşlarla ilgili bir kitap bir sürü kuş resmi var, senin ilk kelimen de
baba yeğde? ( babamız Japonya'da olduğu için o kadar özlemiş ki kuşa babasını soruyor :(

Annemlerle muhabbet arasında birkaç ay sonra ehliyet alıyım diyorum, Umut ta şöyle diyor:-
- men de alıyo istiyo :)


babamla sAvaş bahçede arabayla uğraşıyorlar,
- Men de tayi ediyo istiyo :) ( ben de tamir etmek istiyorum)

arabayla giderken
- Şavaş hızlı didiyon :)

bizi çağırırken sesleniyorsun :
"anne/ bana neennn! (gel)
işimiz varsa hemen yanına gelemezsek te sabırsızlanıyorsun ve "bi yakka nennn" ( 1 dakka gel) :) çok gülüyoruz, böyle tatlı dili bekletmemek lazım dimi ama :)

Son zamanlarda çok sık kullandığın tamlamalar var sırada...
bi yakka (bi dakka)
du bakıyım
men de deliyo
men de istiyo

Oğlum seni çok seviyorum
men de seviyo
Sevgi gösterilerinde bana sarılıp sarılıp
seviyo anne seviyo... ( seni seviyorum anne :)



Hiç yorum yok: